30 Eylül 2009 Çarşamba
09:36
 
Bloglar
Sokağın Teknolojisi

Önceki gece İstiklal Caddesi'nde yürürken, yüzlerce yıl öncesini hayal ettim.

Aslında, bütün bu "geliştik, işi bitirdik, bambaşka olduk" ilüzyonunu aralayıp da sokaktan bir bakınca hayata, memleketin en ışıltılı şehrinin en ışıltılı caddesinde bile, aslında pek de değişen bir şey olmadığını farkediyor insan, eskiye göre... Tabii, binlerce ampulü yakmayı becerdik diye övünebiliriz, eğer aynı caddenin elektrikten önce de binlerce gaz lambası ve mumla hep ışıldadığını hatırlamazsak; ve düzinelerce hoparlörün birbirine karışan notalarından başımız dönebilir, en eski panayırlarda bile bulunan sokak çalgıcılarının neşeli şarkılarını unuttuysak...

Taa o zaman da, akşam vakti kafamızda bin bir düşünce dalgın yürürken biz, belki bir fenerin ışığı ve müzisyenin nağmeleri ile kendimize geliyorduk bir an, şimdi de aynen öyle... Tamam, yakınlarda gökyüzüne dev bir ekran kurmuşlar da, onun mahalle tellalından farkını görebilen var mı?

Sokağın sokaktaki insana verebildikleri pek de değişmedi galiba... Peki bu kadar insan, asırlardır ne için uğraştık biz?