2.Dünya savaşı görmüş en talihsiz kuşaklar hariç, herhalde her jenerasyon dünyayı değiştirmek adına benzer şeyler söyleyebilir ama, bence 60 ve 70 doğumlu kuşaklar tarihin en başdöndürücü, en enteresan dönüşümlerden birinin hem yaratıcısı oldu, hem de o dönüşümden en çok etkileneni...

Tarihin hiç bir döneminde sıradan insanın günlük hayatı bu denli büyük değişimleri bu kadar kısa sürede geçirmedi. Bundan 30 yıl önce siyah beyaz tek kanallı TV'nin zar zor seyredildiği, ev telefonlarının aylarca bağlanamadığı günleri de yaşadık, bugün cep telefonundan web sitesi gezdiğimiz günleri de yaşıyoruz. Cep telefonsuz yaşamı hatırlayanımız kaldı mı?

Teknolojik gelişmeler tabii ki tarihin her döneminde yaşandı. Ancak, daha önceki gelişmelerin çoğu sıradan insanların hayatını çok uzun vadede ve kısmen etkiledi. Oysa son 30 yıldır, yeniden tanımlanan gündelik hayatın ta kendisi. Son 15 yılda, bireysel iletişimden anladığımız herşey email ve cep telefonu kullanımı etkisinde tamamen değişti. Sadece son 3 yılda bile, dünyayla etkileşimimiz kimsenin öngöremediği şekilde bireysel ve kapalı bir dönemden, sosyal medya tabanlı, paylaşımcı ve çok daha açık bir döneme geçti.

Hayatın bu yeni hali eski topraklardan çok eleştiri de alıyor tabi. İnsan ilişkilerinin yüzyüze sıcaklığını yitirdiğimizi düşünenler var. Bence bunu zaman gösterecek. Uzaklara ulaşamadığımız için coğrafi olarak en yakınımızdakilerin aile gezmesine mecbur kalmak yerine, uzaktaki dostların statü feed'lerinden ruh hallerini paylaşabilmek yeni bir kavram. Facebook’u bu şekilde kullanmak insanlığımızı köreltir mi? Sanmıyorum. Tam tersi, önümdeki açılan yeni penceler beni çok heyecanlandırıyor.

Öte yandan, yanıbaşımdaki bir dostla paylaştığım bir keyif sofrasını da kolay kolay hiç bir tweet'e değişmem doğrusu.